3 Mayıs 2012 Perşembe


         Bu gün Adile Sultan Sarayında öğle yemeğindeydim ve çok etkilendim. Duygularımı ve hoşnutluğumu sizinle paylaşmak istedim. Umarım sizi, bir nebze de olsa orada hissettirebilirim.

 

       Adile Sultan Sarayı’nın Tarihçesi...



Adile Sultan kimdir? 
Sultan 2. Mahmud’un kızı, Sultan Abdülmecit’in kız kardeşi olan Âdile Sultan (1825-1898), Osmanlı tarihinin en ilgi çeken kadınlarından biridir. Çok iyi bir eğitim alan, bir divan yazan, beş padişah dönemi ve bir asra yakın süren ömründe hep olumlu ve hayırlı işler yapan Adile Sultan, Osmanlı hanedanına mensup divan sahibi tek kadın şairdir. 


         
  Osmanlı Hanedanı içinde divan
sahibi tek kadın  şair olarak tanınan Adile
Sultan’ın, Kandilli’nin imarına katkıda
bulunduğu, yoksullara yardım ettiği, eğitim
konularına ilgi duyduğu bilinmektedir. Çok
sevdiği eşini ve dört kızını genç yaşlarda
kaybettikten sonra, bu güzel sarayda
oturmak istememiş ve 1868 yılında sarayı
terketmiştir. Adile Sultan 1901 yılında da
sarayı Milli eğitime bağışlayarak vefat
etmiştir.
Adile Sultan Sarayı, 1856 yılında Sarkis Balyan tarafından Sultan Abdülmecit için kız kardeşi Adile Sultan'a bir armağan olarak yapılmıştır.1916'dan itibaren Kandilli Kız Lisesi olarak kullanılmış, 1986 yılında yangında harap olmuştur.

Sarayın restorasyonu Sabancı ailesinin katkılarıyla tamamlanmıştır ve 28 Haziran 2007 tarihinde yeniden hizmete açılmıştır.






134 yıllık bir kültür varlığı…
Sultan Abdülmecid, 1856 yılında satın aldığı konağı, çok sevdiği kız kardeşi Adile Sultan’a
yazlık ikametgah olarak vermek istemiştir. Ancak bu isteğini, Sultan Abdülmecid’ten sonra tahta çıkan kardeşi Sultan Abdülaziz yerine getirmiştir. 1861’de Sultan Abdülaziz , eşsiz manzarasına karşılık, harap durumda bulunan konağı yıktırarak, yerine şimdiki sarayı yaptırmıştır. Sarayın mimarının, kesin olmamakla birlikte, tarihsel araştırmalarda "Hassa mimarı Sarkis Balyan ya da aynı aileden Kirkor Balyan" olduğu belirtilmektedir.


1986 yılında, Saray bir elektrik


kontağının neden olduğu yangın sonucu


bir gecede harabeye dönüşmüştür.
1986 yılındaki yangın sonunda dört
duvar halinde kalan tarihi yapı, KANKEV’in
uzun ve zorlu çabalarıyla yeniden hayata
geçirilmiştir. Sakıp Sabancı’nın deyişiyle
"örnek bir kültür ve sanat merkezi"
olarak yeniden toplumun hizmetine
girmiştir.

Aşk.... Yüzyılların hasreti, sevinci, acısı, özlemi...
Uğruna herkes bir şeyler yazmış,
Herkes bir şeyler söylemiş...
Biz son sözünüzü paylaşıyoruz...

Adile Sultan Sarayı...

Sarayın 2 kademeden oluşan ve toplam 800 kişinin yemek düzeninde ağırlanabileceği alt ve üst bahçeleri mevcut. En güzel gününüze bütün İstanbul’u şahit edebileceğiniz bu muhteşem manzarada, kokteyl düzenin de bu sayı 1500’e kadar çıkabiliyor...
İstanbul’un gözbebeği olan 1. ve 2. köprüyü aynı anda görebileceğiniz eşsiz bir mekan Cennet Bahçesi'nin ise 100 kişiye kadar yemek düzeninde kapasitesi mevcut. Bu sayı kokteyl düzeninde 200’e kadar çıkabiliyor...
Oval Salon; tarih kadar gerçek, sevgi kadar samimi, rüya gibi bir mekan... Kış düğünlerinin vazgeçilmez mekanı Adile Sultan Sarayı’nın Oval Salonu 500 kişi kapasiteli olup, sarayın 2. katında yer alıyor... Yaklaşık 556 metre kare olan bu mekan, altın varak oymaları, yüksek tavanı ve muhteşem sütunları ile kış düğünleri için siz misafirlerini ağırlamayı bekliyor...


Organizasyonlarınızda sizlere Boğaziçi Borsa Restaurant hizmet veriyor. 1927 yılından bu yana saygınlığından ödün vermeyen Boğaziçi Borsa Restaurantları sayesinde Adile Sultan Sarayı hem gözlerinize, hem de damak tadınıza fazlasıyla hitap edecek...




Adile Sultan Sarayı, bizzat Adile Sultan tarafından ölümünden önce, 1899’da kız okulu olması isteği ile Milli Eğitim’e bağışlanmıştır. Daha sonra Kandilli Kız Lisesi olarak kullanıldığı dönemde 1986 yılında geçirdiği büyük yangın sonrasında, değerli işadamı merhum Sakıp Sabancı’nın bağışı ile restore ettirilmiştir. Bu amaç doğrultusunda, Milli Eğitim Bakanlığı, İstanbul Valiliği, merhum Sakıp Sabancı, Hacı Ömer Sabancı Vakfı (VAKSA) ve Kandilli Kız Lisesi Eğitim ve Kültür Vakfı (KANKEV) ’in desteklerini bir araya getirmeleri ile yeniden hayat bulan Adile Sultan Sarayı, "Sakıp Sabancı Kandilli Eğitim ve Kültür Merkezi - Adile Sultan Sarayı" adı ile hizmet verecek. 

 
İstanbul’un en saygın organizasyon mekanlarından biri olması hedeflenen Saray’da, Boğaz manzarasına hakim, altın varak işlemeli, yüksek tavanlı salonlar yer alıyor. Sarayın 500 kişilik ziyafet ve toplantı amaçlı Oval Salonu, 200 kişilik 2 adet toplantı salonu, 1300 m2’’lik kokteyl ve sergi alanı, 20 adet 30-40 kişilik seminer salonları, 2000 kişilik "Saray Bahçesi" ve çeşitli servis birimlerini içeren toplam 5625 m2 kullanım alanı bulunuyor. 

İkinci Meşrutiyet’in kişi özgürlüğü ve kadın haklarını da kapsayan reformist hareketleri
arasında, ilk Meclis-i Mebusan Başkanı Ahmed Rıza Bey ile ilk kadın gazetecimiz olan  kız
kardeşi Selma Rıza Hanım’ın çabalarıyla Adile Sultan Sarayı bir eğitim yuvasına dönüştürülmüştür.

     Ali rıza Bey ve Selma Rıza Hanım kadınların iyi eğitilmesiyle ilgili konularda gönüllü, ateşli, kararlı ve güçlü bir savaş vermişlerdir. Ahmed Rıza Bey, yüksek öğrenimi için gittiği Fransa’da siyasal ve kültürel hareketleri izlemiş, Jön Türklerin etkinliklerinde yer almış; yurda döndükten sonra da II. Abdülhamit’e mektuplar yazarak; Doğu kültürünün Batı kültürüyle yoğrulmasını, eğitim sisteminde köklü değişimler yapılmasını öneren, çetin kişiliğiyle tanınmış bir aydındır. Selma Rıza Hanım ise Sorbonne Üniversitesi’nde yetişmiş, özellikle kız öğrencilerin çok iyi koşullarda okutulmasını amaç edinerek bu konuda sürekli makaleler yazan bir Türk kadınıydı.  İki kardeş, Galatasaray Lisesi gibi yabancı dille öğretim yapan yatılı bir kız lisesi açılması için uygun bir bina bulmak istemişlerdi. Ahmed Rıza Bey, Boğaziçi’nin en güzel tepesinde 40 yıldır harap duran  Adile Sultan Sarayı’nı düşünmekteydi. O dönem padişahı II. Abdülhamit Han    eğitim alanında kullanılması  koşuluyla sarayın bağışına izin vermiştir.
        Ali Rıza Bey, sarayın onarımı ve yatılı okula dönüştürülmesi için dar bütçeli Maarif Nezareti’ne yük olmaktan kaçınmak üzere bir komisyon kurulmasını sağlamıştır. Yine saray restorasyonu için yardım derneklerinden ve varlıklı kişilerden toplanan bağışlar toplanmış, piyangolar düzenlenmiştir. Ancak Balkan Savaşı, Birinci Dünya Harbi, İstanbul’da art arda çıkan büyük yangınlar gibi, her atılıma sekte vuran, aman vermez engellerle karşılaşmışlardır. Nihayet rüya, 1916 yılında gerçekleşmiş ve Türkiye’nin ilk yatılı kız lisesi "Adile Sultan  İnas Mekteb-i Sultanisi" adıyla, yuva-ilk-orta-lise bölümleriyle bir Alman müdürün yönetiminde eğitime açılmıştır.Zamanla okulun öğrenci sayısı artıp saray binası ihtiyaca cevap veremediğinden, 1968 yılında lisenin korusu içinde yeni bir bina yapılarak öğretim birimleri buraya taşınmıştır. Sarayda ise yemekhane, yatakhane, çamaşırhane, etüd odaları vb. kalmıştır.